01 Mayıs 2018

15 Temmuz 2015

BvS Fragmanı

Geekyapar'a iki yazı yazmıştım bu fragmanla ilgili fanboylar şeyapıyor diye. Oraya koymayınca bari buraya koyayım dedim. İkisini birleştirdim.

Fragmanda şu bu arada:



--

Batman v Superman’in Mükemmel Fragmanı

Comic Con’u bu sene DC’nin domine edeceğini baştan beri bekliyorduk. Hem mevcut projelerinin büyüklüğü, hem rakiplerinin bu seneki organizasyonu pas geçmesiyle çok da zahmete girmeden az bir eforla zaferle ayrılabilirlerdi. Ama açıkçası bu kadar büyük bir şov yapacaklarını kimsenin beklediğini zannetmiyorum. Diğer haberler de süper ama şu anda Batman v Superman fragmanı Comic Con’un kazanmış görünüyor.
Neden diye mi sordunuz? Anlatayım efem.
Birincisi, ki beklenen bir şeydi, dövüş sahneleri inanılmaz görünüyor. Snyder’a her türlü giydirebiliriz ama adamın sunumunu, görsel yönetimini başka bir yere koymak zorundayız. Görsellik olarak bu işinde de diğer işlerini aratmamış. Sadece ikilimizin dövüşü değil, fragmanda görünen her dövüş sekansı son derece şık duruyor. Belli ki, Geekgasm yaşatacak pek çok sahneyle coşacağız.
bvsfragman2
Açıklandığında deliye döndüğümüz Ben Affleck’in Batman’i ve daha da önemlisi Bruce Wayne’i kesinlikle role yakışmış. Dövüş sahnelerindeki kareografi ve görünümü son derece şık ve karaktere uygun, Bruce Wayne’in olgun tavrı ve yaklaşımı da kesinlikle özüne sadık. Geçen yazımda Superman’i eleştirdiğim konuda Batman’in benimle aynı fikirde olmasına da sevindim tabii. :) Teorik olarak Man of Steel’in devamı olan bu filme Batman’in yerleştirilmesi de kesinlikle akıllııca ve hiç de zorlama durmuyor. Bruce’un çocuğa sarıldığı sahne çok başarılı olmuş.Bu arada Joker referansları da çok başarılı durmaları dışında filmi saniye saniye dikkatle izlememizi gerektirecek pek çok yer olacağına da delalet.
bvsfragman3
Dark Knight Returns’un filmin içerisine yedirilişi de aynı şekilde başarılı görünüyor. Çizgi romanı okuyanların bildiği nice sahneyi fragmanda görüyoruz ve kesinlikle hikaye içinde yapmacık olmayacakmış gibi duruyor. Hani sırf satan bir çizgi romanı kullanıp, fanları çekmek değil, anlatımda gerekli olduğu için alınmış o sahneler diyebiliriz. Batman’in alternatif kostümünün de güzel bir değişiklik olduğunu ve şık göründüğünü de buraya ekleyeyim. Bir not olarak da Supernatural'dan Jeffrey Dean Morgan'ın Thomas Wayne olarak karşımıza çıkması da güzel bir sürpriz oldu kanımca.
bvsfragman9
Hikaye demişken o açıdan en sevindiğim yer de, “Batman var, Superman’e dalıyor”dan daha derin olması. Yani iki büyük karakteri bir filme koyduk, bir de dövüştürdük mü, gişemiz hazır mantığına girmemişler. Şu ana kadar sanki Batman Superman’e ders verecekmiş beklentisi yaratan hikayemiz neyseki bu fragmanla daha anlamlı hale geldi. Civil War’daki (çizgi romandaki) gibi iki taraf da haklı, bakış açınıza göre kendinizi yakın gördüğünüz bir yer vardır (Batman tabii ki :) ) ama öbür tarafın da argümanları mantıksız değil dedirtme potansiyeline sahip. Batman'in vigilante'lerini bu noktada kullanmaları da çok yerinde.
bvsfragman5
Önceki kısa ve çok bir şey içermeyen fragmandan “Süper film olacak, böyle bir şey görmedim” diye deliye dönenlerin şu an ne durumda olduğunu düşünemiyorum bile. Burada vaat ettiklerinin yarısını bile kotarabilirlerse, Marvel’ın tahtını ciddi anlamda sarsabilirler. Bu kadar konuştuktan sonra hala izlemeyen varsa, onlar için fragmanı da sona ekleyeyim. Buyurun, izlerken arada nefes almayı unutmayın lütfen. :)

Batman v Superman’in Mükemmel Olmayan Fragmanı


Şimdi normalde analiz yaparken iyi yanlarını kötü yanlarını ortaya koymayı tercih ederim ama bazı okuyucularımızın hayranı olduğu işlere karşı aşırı hassasiyet gösterdikleri için fragmanda iyi olduğunu düşündüğüm her şeyi şurada yazdım. Peki, bu yazıda ne var? Bu yazıda da fragmanda beğenmediğim noktalara değindim.
Rica ediyorum, eğer ki söyleyecek akıllı bir şeyiniz yoksa saçma sapan “Marvel fanboyusunuz, zaten hiçbir şeyi beğenmiyorsunuz” şeklindeki serzenişleriniz kendinize saklayınız. Bu demek değil ki, “Şunu gözden kaçırdın” ya da “Ben şu sebepten katılmıyorum” tarzındaki katkılarınızı benden esirgeyiniz. Şimdi yazıya geçersek.
Baştan belirteyim, fragmanı genel olarak beğendim. Filmle ilgili güzel bir intiba bıraktığını ve pek çok korktuğum noktayı güzel bir şekilde açıkladığını düşünüyorum. Ama bazı yerler var ki, beni endişelere gark etti.
bvsfragman7
En bariz olanıyla başlayalım. Jesse Eisenberg’i gerçekten çok seviyorum. Social Network’deki performansı ayrı ama genel olarak da, çok yönlü olmasa da canlandırdığı karakterler hep sempatik geliyor bana. Ama fragmanda rezil bir Lex Luthor var. Görsel olarak zaten tatmin olmadık –Halbuki promo fotosu nasıl heyecanlandırmıştı bizi-, onu bir kenara koydum. Şimdi Luthor delilikle dahilik arasında giden bir karakter tamam. Ama buradaki gibi Joker’vari bir delilikten bahsetmiyoruz. Gücün getirdiği delilik bu, başka bir şey. Filmde klasikten farklı tarzda bir Luthor göreceğiz orası aşikar, ama getirdikleri yaklaşımın hoşuma gitmediğini söylemem lazım. Jesse’nin de en azından bu sahnede oyunculuğunun role yetmediğini gözlemledim.
bvsfragman8
Bir diğer yerilmesi gereken karakter de Wonder Woman zannımca. Evet fizik olarak ilk açıklandığı zamana göre gelişim gösterdiği aşikar. Ama screenshot almak için her durduğumda “Bu mu Wonder Woman?” dedim. Neyse ki bir tane güzel görünüm yakaladım. Diğer yazıda övdüğüm dövüş sekanslarının tek istisnası da Wonder Woman’ınkiler. İki farklı sahne de görüyoruz, ikisinde de sıkıntı var. Diana olarak da tatmin edici görünmüyor ama o kısımdaki başarısını konuşmak için bu fragman yeterli değil.
Ama herşeyden daha sıkıntılı duran şey yan karakterler. Başlarında da diyaloğuyla Martha Kent geliyor. Cümle içinde kendiyle çelişmesi ayrı, bu kahramanı yetiştiren anneye yakışmayan bir tavırda olması apayrı. Umuyorum, bu diyalog senaryo içinde bir mantık ifade ediyordur. Aynı sıkıntı Perry’nin sahnesinde de var ne yazık ki. Bu gibi durumlar içerikle ilgili endişelendiriyor beni. Lois’le ilgili konuşmaya bile gerek yok. Alfred konusunda ise Jeremy Irons’ın oyunculuğuyla mükemmel bir Alfred sunacağına inansam da, görsel olarak birazcık beklediğimi bulamadım diyebilirim.
bvsfragman4
Superman askerlerinin hala bir mantığa oturtulmaması, şu an için alakasız -at üstünde gidilen sahne gibi- başka filmden alınmış gibi duran bir kaç sahne olması ve eğer işin içinde başka bir şey yoksa -umarım vardır- sona doğru olan bir sahnede Superman’in bariz bir şekilde Batman’i öldürmeye çalışması gibi film geldiğinde açıklığa kavuşabilecek bazı noktalar da var ama onlar önemli değil.
Umuyorum film geldiğinde buradaki yorumlarımın yanlış çıktığını hep beraber gözlemleriz. Çünkü fragman gerçekten güzel şeyler vaat ediyor. DC’nin bu filmin öneminin farkında olduğunu ve o sebeple ciddiyetle yaklaştığını bariz bir şekilde görebiliyoruz. Bu arada hala izlemeyen varsa fragman alttadır. Fragmanı övdüğüm yazıya da şuradan ulaşabilirsiniz. Buyurun efendim.

10 Temmuz 2015

Artık bir Radikal yazarıyım...

Evet günlük,

Artık bir markayım.. Hehehe...

Hayır hala esas yazarlar gibi ismim, resmim falan yok, içerik ortaklığı sonucunda Geekyapar'a yazdığım yazılar orada da yer alıyor ama bu da bir başlangıçtır di mi? Biri sorduğunda "Radikal'de yazılarım çıkıyor." demenin karizması güzel değil mi?

Neyse işte. Çıkan yazılarıma şuradan ulaşabilirsiniz.

http://twitter.com/tutkutuzlu/status/619464195772428288

:))

--
Tutku Tuzlu
Tt "The Radical Man"
--

08 Temmuz 2015

Lately on Tt...

Selam Günlük,

Klasik bir "Canım sıkılıyor, canım" postuyla daha karşındayım. Uzun zamandır şöyle rahat rahat içimi dökemiyordum, aklıma sen geldin. Günlük modunu çoktan geçtiğimizin farkındayım ama yine de ihtiyacım olduğunda burada olduğunu bilmek güzel.

Özel hayatla başlayalım. Beş buçuk yıldır beraber olduğum sevgilim, onun istediği gibi olması için elimden geldiğince yardımcı olduğum ve nice fedakarlık yaptığım, hatta oluşmasında ana unsurlardan biri olduğum kariyeri için benden ayrıldı. Normalde canım sıkkın olduğunda başka hiçbişey yapmasa da, sarılır, omzumda yatar, içime huzur doldururdu. Artık yok. Hayır işin acı tarafı, kariyerin mi ben mi gibi bir durum söz konusu değil. Sadece kariyerine ekstra katkı yapacak bir şeyden vazgeçip, o süreyi benle paylaşmasını istediğim için. Üzücü be günlük.

Kariyer demişken benimkine gelelim. Aslında bir kaç hafta önce, umut dolu ve mutluydum. Daha önce paylaştığım gibi bir Geek sitesinde yazarlığa başladım, herşey çok keyifli gidiyor, hatta ilerde bu işten para kazanabileceğim konusunda taahhüt de almış, oradan aldığım gazla keyif aldığım başka şeylerden para kazanabilir miyim diye hayaller ve planlar içerisindeydim. Sonra iki hafta önce hiç istemediğim, sevmediğim, ilgilenmediğim, ailemin isteğiyle başvurduğum bir işin mülakatına girdim ve doğal olarak ertesi gün beni işe aldılar. İki haftadır onun eğitimlerine gidiyorum. Yani kariyer açısından da artık gelecekle ilgili umutlarımı da tüketmekteyim. Kendime bunun geçici olduğunu, ileriye yönelik yatırım olduğunu söylesem de içten içe ya bunu da batırıp yine yenilgiyle karşılaşıcağımı ya da bu sevmediğim işte sıkışıp bir sürü yılımı daha çöpe atacağımı biliyorum.

Bir diğer nokta da, tüm hayatımı geçirdiğim Bahçeli'den ayrılıyor olmam. Mantık yine galip geldi ve ailemle birlikte çayyoluna taşınıyorum.Çayyolunun Bahçeliden en büyük farkı, zaten kısıtlı olan halimin artık konum itibariyle de daha izole bir hale gelecek olması. Yani arkadaşlarım aradığında beş dakikaya ordayım diyemeyeceğim gibi, bir de araçla oradan ayrılmak durumunda olmam sebebiyle alkol almak ve dönüş vaktiyle ilgili de sıkıntılar yaşayacağım. Süper di mi?

Basit şeylerden mutlu olmaya çalışan bir insan olarak, şu içinde bulunduğum durumdan birşeyler çıkaramaz konumdayım. Yine yazı yazarak teselli bulmaya çalışsam da, yorgunluktan onu bile istediğim randımanda yapamıyorum.

Böyle işte günlük. Dibe batmış ve kurtulmak için mucize beklemekteyim. İlerde bir ışık var mı? Buradan görünmüyor...
--
Tutku Tuzlu
Tt "Into the Deep"
--

01 Mayıs 2015

Age of Ultron - Tt İncelemesi


Öyle bir beklentiye girmiştim ki, ilk defa bir filmi tek başıma hem de gösterime girdiği günün ilk seansında (indirimli olmasının bu kararı vermemdeki etkisini azımsamıyorum :) ) izledim. Filmle ilgili görüşümü hemen baştan vereyim yazının devamını ona göre okuyun: Mükemmel değil ama süper bir film.

Filmin en güçlü yanıyla başlayalım, Age of Ultron tam bir görsel şölen. Filmde geekgasm yaşamanız için tasarlanmış ve işlerini başarıyla gerçekleştiren pek çok sahne var. Özellikle co-op dövüş sekanslarına bayıldım. Dövüş kareografileri, bu kareografilerin sahnelere yedirilişi şimdiye kadarki Marvel filmleri içerisinde en iyisi. Hem eski karakterlerin yeni halleri, hem de kadroya yeni eklenen karakterlerin kostümleri ve görünüşleri kesinlikle filmin modern havasına çok uygun olmakla beraber çizgi roman köklerine de selam çakıyor olmasıyla artı puan aldı.


Ultron, filmler temel alındığında şu ana kadar ki en başarılı düşman. Görece dünyalı bir tehdit olarak gerçekten Avengers'ın toplanmasını gerektirecek bir tehdit olmuş. Vokal performansı ayrı bir yere koyarsak -ki James Spader'ın sesini, tonlamasını kullanışı karakterin bu kadar mükemmel olmasında en önemli etken-, Ultron'un görsel olarak da perdeye hakkıyla yansıtıldığını söyleyebiliriz.

Hikaye kısmına gelirsek, yer yer olumsuz bölümler olsa da filmin akışkanlığını bozmayan, bu görsel şöleni fazlasıyla destekleyen ama altı da boş olmayan olaylar örgüsüne sahip olduğunu söyleyebiliriz Age of Ultron'un. Yani hikaye sadece aksiyona yol açmak amacıyla yok, tersine karakterleri daha derinlemesine anlamamızı sağlayan, onların farklı yönlerini gösteren ve bunu yaparken sırıtmayan, yer yer sonraki filmlere de yol verme amacı taşıyan pek çok sahne var. Verdiği mesajlar, eleştirdiği noktalar, karakterlerin farklı boyutları, her biri başarıyla işlenmiş. Bu noktada bazı kısımların kısa geçildiği hakkındaki eleştirileri en azından eski karakterlerle ilgili kısımlar için haksız buluyorum. Evet extended edition da falan bu bölümleri daha kapsamlı görmeyi isterim ama sinema salonunda o kadar saat oturmayı çok tercih etmem. Bence ilgili kısımlar şu anki haliyle de gayet yeterli.


Hikaye konusunda olumsuz bölümler demiştim ya, Maximoff ikizlerinin kötüden iyiye geçişleri güzel sağlanmış olsa da, ilk baştan kötü olma sebepleri yeterince irdelenmemiş gibi duruyor. Aynı sıkıntı Ultron - Stark çekişmesinde de mevcut. Bu iki önemli olay biraz fazla yüzeysel kalmış, çok derinlemesine incelenememiş. Aynı şekilde Quicksilver da karakter gelişimi konusunda çok fazla ilerleme göstermiyor, bu da filmdeki önemli sahnesinin etkisini maalesef azaltıyor.

İkinci çok hoşuma gitmeyen olay da yer yer fazla ilk filmin tekrarı gibi görünen sahneler olması. Özellikle Ultron robotlarıyla dövüşülen sahnelerle ilk filmdeki uzaylılarla dövüşe benzer fazla sahne olduğunu düşündüm. Bu açıdan her ne kadar bir Cap filmi olsada Civil War'ın bu rutini bozacağını, dolayısıyla da filmin zamanlamasının çok yerinde olduğunu düşünüyorum. Bu ilk film benzerliği durumu "takım olamıyoruz, hah şimdi olduk" olayında da var. Aynı temaya vurgu yapmak yerine kişisel korkular, endişeler üzerine daha fazla yüklenilebilirdi diye düşünüyorum.


Sonuç olarak bence Marvel'ın en iyi işi hala Winter Soldier ama Age of Ultron'un ikinci sıraya yerleştiğini söyleyebiliriz. Kesinlikle izlemeye değer bir film ortaya çıkarmışlar.

--
Tutku Tuzlu
Tt "No Strings On Me"
--

PS: Quicksilver'ın görünüşü ve güçlerini kullanışını X-Men:DotFP'e göre çok daha başarılı buldum.

PS-2: Agents of Shield bağı Marvel'ın pazarlama dehası resmen. Cap'den diziye bağlamalarından çok daha etkili ve takdire şayandı.

PS-3: Sonraki filmlere açtıkları kapıları da heyecanla izledim. Bunu yaparken hiç sırıtmıyor olmaları da bunu bir kat fazla takdiri hakediyor.

28 Nisan 2015

Müzik ve ayrılık üzerine etkileri...

Ayrılığın en zor olaylarından biri de notmalde çok sevdiğin acıklı şarkıların sen de bıraktığı negatif etkidir. Sevgilin varken keyif alarak dinlediğin o şarkılar, yalnızken yürekte istemsiz, sert bir ağrıya sebep olur. Normalde çok bir anlam ifade etmeyen şarkı sözleri bir anda anlam kazanır, eski hatıraları açar, söylenmemiş sözler olarak kafanızda yer eder, sizi keşkelere gark eder. O şarkıyı dinledikten sonra üzerinizde bir ağırlık, kafanızda bir kütle varmış gibi hissedersiniz ve bu durum gün boyu geçmek bilmez.

En son Kayahan'ın öldüğü gün onun eski şarkılarını dinleyeyim derken o hislere kapılmıştım. Bugün de yine eskilerden bir şarkı dinlerken aynı duygulara yakalandım. Son ayrılığımla ilgili burada bir şey yazmamıştım, hazır bu duygular varken, hazır içimi dökebilecek bir yerim yokken bu vesileyi kullanayım istedim. İşte beni bu aralar en çok çarpan iki şarkı:



08 Nisan 2015

Bişiler yazdım..

Yıllardır GameShow'u, Oyungezer'i ve daha nice dergiyi, web sitesini takip ederim. Hep birşeyler yazmak, kafamdan geçenleri insanlarla paylaşmak istemiştim. Kısmet 30 yaşımdaymış.

Türkiye'de sadece Geek konularına odaklanan, haberler sunan, yorumlar yapan az sayıdaki sitelerden biri olan ve bu işi hakkıyla yapan Geekyapar! sitesine uzun zamandır haberaltı yorumlarımla katkıda bulunuyordum. En sonunda toplumun yoğun isteklerini geri çeviremedim ve yazaar olarak aralarına katıldım.  Ben yazmıyor olsaydım da .izgi roman, dizi, sinema gibi konularda özgün yazılar, taraflı yorumlar isteyenler için açılış sayfası olması gerektiğim bir siteydi, şimdi ben de dahil olunca dünyanın sayılı websitelerinden biri haline gelmeleri kaçınılmaz oldu. Diyeceğim odur ki, benim dışımda ki yazarların yazılarını da severek okuyacağınız tahmin ediyorum.

"Yok biz sana hastayız, sadece senin yazdıkların bizi ilgilendiriyor." diyenlerdenseniz (bu blogun formatı olarak :) ), yazılarıma ulaşmak için buraya buyrun..

--
Tutku Tuzlu
Tt "The Writer"
--